ESİN SALİM

 

Esin Salim,  23 Ağustos 1990 yılında Kırcaali şehrinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini “Vladimir Dimitrov-Maystora” Lisesinin Güzel Sanatlar – Resim bölümünde tamamladı. Kırcali’nin değerli ressamlarından olan Cemal Emurlov’un ögrencisidir. 2013 yılında Veliko Tırnovo Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, Doç. Dr. Boris Jelev’in yönetimindeki Duvar Resmi bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini aynı üniversitede Restorasyon ve Konservasyon alanında Doç. Stoyan Nikolov’un danışmanlığında tamamladı. Erasmus öğrenci değişimi programı kapsamında İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde de bir dönem uzmanlık eğitimi gördü.  Bulgaristan’ın Zlataritsa şehrindeki Aziz Nikola Mirliyski Kilisesi’ndeki ikonaların restorasyon çalışmalarında ve Veliko Tırnovo Camiinin “Arabesk” cam vitray projesinde yer aldı. İslam sanatında kullanılan desenlerin tarihi ve çağdaş uygulamaları konusunda çalışmalar yaptı. 2018 yılında Kırcaali “Krıg” Sanat Galerisi’nde açtığı Narin Damga başlıklı ilk sergisini birçok karma ve kişisel sergi izledi. Ressam Esin Salim yaratıcılığını şiir alanında da “sergilemektedir”.

 

 

***

 

Tesadüf mü, seni anadilimde bulmak?
Çok da yakıştın ona.
Hecelemesi bile güzel soluğum tükendiğinde.
Sen iyisin her halin ile.
Orada ol, yardımın gerektiğinde.
Sensiz kendimi ben ifade edemem de…
Sensin ifade şeklim.
Seni konu etmiş hislerim.
Başlığısın sen gündemimin.
Sen benimsin, istedim diye.
Sensin, bana gel dediğimde.
Ki dedim de olman gerektiğinde.
Uzun uzun yazıyorum, anlamakta sen zorlanmayasın diye.
Kelime dağırcığıma sığmadı şu anlamlar.
Yenilerini yüklüyorum bir öncekilere.
Yazıyorum, yaz gelsin günlerime.
Takvim yapraklarını dökmekte.
Bir gün, Bir hafta, Bir ay daha geçti…
Bitti, bitmez dediğimde.
Geldi bizim günümüz de.
Sevindim, kavuşabildiğime.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KİTAPLARIN DA KOKUSU VAR!

 

 

Özleyince…

Sen kokuyorlar.

Hafif tatlımsı bir tat.

Meyve bahçesinde gibi bol ağırlığı.

Gözlerimi kapattıran rahatlığı var.

İçimi saran huzurun…

Hiçbir yerde yok, önsöz anlatımı.

Bir kitap kadar bilinmez, şair gibi tanınmaz.

Yazdığım kadar da bensin.

Benim olduğun kadar sensin.

Harflerin içine gömülen…

Kelimelerce oluk oluk akan su gibi derinden.

Bir melodi tınımda, kulağım sesine geldi sahibinden.

Canlanırsın gözümde birden.

Başlığımın adı sen oldun yeniden.

Kesilsem mi yemeden içmeden?

Kitap kurdu olup kemirsem içinden.

Sesin çıkar mı dişinden?

Sökerim dişlerimi, sen geleceksen içimden.

Mahvediyor beni kitaba benzetilmen.

İçime çektikce çekesim geliyor parfümünden.

Paranın sesinden güzel, sayfalarını çevirmem.

Biraz daha…

Artı bir sayfa.

Her noktada yeniden başlıyor hikâyen.

Hangisini istersen seç seç beğen.

Nokta nokta sıralanmış sayfamın tıkırtısı.

En güzeli, bilir misin nedir soneden?

Bağımlılık gibi beyazı istemem.

Anımsadım bu gün seni tek bir cümleden.

Çizdim altını bir gün sana göstermek istediğimden.

Kitapların kokusu olur mu, deme?!

Olur…

Sen sızlatınca burun direğimi inceden.

Seri üretimi olsun istedim, içime çektiğimden.

Psihopatlaşmış düşüncem, seni görmeden.

Uyuşmuş algılarım sevme duyumu yitiremediğimden.

Binlerce yüzüme çaldım kitabımı, kokusunu içime çekerken.

Öğlen uykusuna dalmışım, sen zannederken.

Sanki sen görecekmişsin gibi…

Utandım kendimden, kitabım ile yüzümü gizlerken.

Hayalim süslemiş beynimi gözlerim açık iken.

Hatam şuursuzca gelir sevmekten.

Gizlerim cümleleri tersten düz ederken.

Ararım büyüteç ile sıra aralıklarını, saygımı elerken.

 

 

 

Severim büyüsünü postunun…

Karşımda kocaman kocaman güler iken sen.

Sevmiş zannedersin beni bir görsen.

Yüzerim sözlerin denizinde, kıyısında sen bekleyeceksen.

Boğulmaktan korkmam, avutmalarıma eşlik edeceksen.

Yakarım bir cıgara, dumanı senden benden kara.

Ulaşılmaz mı hiç bu yâra?

Merdivenleri uzanır göz zarına.

Dağlarıma kim kar yağdıra?

Dayansam güvenine usulca.

Bağlarıma bari bıçak vurmasa…

Nerede kaldın avara?

Gözlerin bana açıla.

Budur sana ettiğim en büyük beddua.

 

 

 

 

 

GECE

 

Ne güzel yağdın yine bu gece çisil çisil içime.

Seni işledim kendime.

Misafir ol kaderime.

Isıt içimi kocaman gülüşün ile.

Gel! Gitme!

 

Göreyim kendimi o badem gözlerinde.

Göz bebeklerimi süsle.

Hafifçe kaldır başını, kapat gözlerini beni düşürme.

Sakla sadece kendine.

Gizle içinde.

Kendine bile emanet etme.

Kahkahan etki bıraksın yüzümde.

Isınsın yürek derinliğinde.

İlhamımı benden esirgeme.

 

Gözümün önünden bir yere gitme.

Bekleyişler umut doğurdu içimde.

Yağmurun sesini dinledim yine.

Büyük bir sonsuzluk ile doğdun tekrar bu gece.

 

Senin haberin yok, izliyorum seni gizlice.

Karşına gelince…

Oku beni binlerce.

Bir cevap, iki hece… ge-ce gece.

Author: nevka