Editörden

Kadriye Cesur

Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgın sürecinde de dergi yayınını aksatmamıştık. O zaman da beyaz boş sayfalara bakarak donup kaldığımız anlar, günler olmuştu. Ancak bu yazıyı yazmaya başlarken Türkiye’de meydana gelen deprem görüntülerinin eşliğindeki ruh halimizi anlatmak, kaleme dökmek çok, çok daha zor oldu. Yasımız kelimelere sığmıyor. Enkaz ve ateş hepimizin başına çöktü. Ateş düştüğü yeri yakar denir ancak o yer şimdi sadece depremde yanan yıkılan bölgeler değil- insanlığın tamamı.

Edebiyat ve sanat o ateşi söndürmeye, acıları soğutmaya yetmez elbette ama elde acıların yanında devam eden bir hayat da var… Ressam Sevcan Birgören’in eserindeki çığlığı derginin kapağına taşıdık.

Nöbettepe’nin 18.sayısını böylesi bir ruh halinde hazırlarken, Bulgaristan Türkleri olarak neler gördük, neler yaşadık diye de düşünüyoruz… Cem Uzugüneş’in şiiri acılı bir göç öyküsü aslında ve orada da, ne yazık ki, farklı bir enkazı yaşıyoruz. Geçmiş olarak anımsanan ama geçmişten gelip bizi hep bulan ve vuran yıkımlar bunlar diyerek teselli bulduğumuz bir hal, belki…

Kuşkusuz ki duyarlılık sanatın yardımıyla kazanılabilir. Edebiyat başta olmak üzere sanatın sağlayacağı duyarlılık alanları şimdi önümüzde açık durmakta. Nöbettepe’nin sayfalarında da…

Yaraların sağaltıldığı, umutların can bulup dirildiği o sımsıkı sarılmak istediğimiz hayatı özleyerek, iyi okumalar dilerim.

Author: nevka