BÜLBÜL SESLİ VE YİĞİT YÜREKLİ KADRİYE

Fırat Kızıltuğ

 

Bir program hazırlarken, hicaz makamındaki bu şarkıya rastladım. Bulgaristan’da kalan Türklerin okuyup dinlediği yanık bir şarkıydı:

Elinde kiraz dalı, / Yeni oldum sevdâlı,

Ben de seni severim; / Sen de oldun edalı,

Alamadım ben, / Saramadım ben,

O tatlı sözlerine, / Doyamadım güzel ben.

Yüzünü bana dönsene, / Hasret kaldım bûsene,

Gelinlik vakti gelmiş,/ Güzelleştin bu sene.

Alamadım ben, / Saramadım ben,

O tatlı sözlerine, / Doyamadım güzel ben.

Entarisi filîzi, / Kim bilir kalbimizi,

Öte beride rüzgâr; / Ayırdı ikimizi.

Alamadım ben, / Saramadım ben,

O tatlı sözlerine, / Doyamadım güzel ben.

Şarkı o kadar bize ait ki, hemen ezbere alınıyor ve şuur altına yerleşiyor. Sözler, Karacaoğlan’ın mısralarını andırıyor. Bazı şarkılarımızın bu şarkının tesiriyle vücuda getirildiği duygusu ve düşüncesine kapılıyor insan. Yahut hasret vatan Rumeli’deki Türklerin, bu tayfdaki özlemlerle benzer nağmeler yarattığı akla geliyor. Şarkının girişinde meçhul udînin yaptığı taksim de dört başı mâmur bir icrâ… İkinci dilimiz olan Türk Mûsikîsi’nin yalnız anavatanda değil, bizden ayrı kalan öbür Türk yurtlarında da canlılığını muhafaza ettiği gerçeği ortaya çıkıyor.

İstanbul Türk Edebiyatı Vakfı’ndaki mûsikî seminerinde misafirlerimiz haz içinde şarkıyı dinlediler. Mutlu bir tesadüf, Bayburtlu hemşehrilerimin yanı sıra, salonda Filibe’den, Taşkent’ten, Kerkük’ten ve Azerbaycan’dan gelmiş dostlarımız da vardı. Kadriye Latifova her birine dokundu.

Seminer sonrası şarkıyı söyleyen Kadriye Latifova’yı merak ederek, araştırma yaptım. Kadriye Latifova kimdi?

Hayatı hakkındaki bilgilere ulaşınca, başıma kaynar sular döküldü. İşte kaynaklarda yer alan biyografisi:

Ünlü türkücü ve sanatçı K.Latifova 30 Mayıs 1928 yılında Haskovo’ya bağlı Golemantsi köyünde doğmuş. Yıldızı 1953’de Haskovo’daki Türk Tiyatrosu’na girdikten sonra parlayan genç kız, ulusal çaptaki ilk halk türküleri yarışmasında birinci olmuş. Daha sonra birçok yerde güzel sesi ile seyircileri büyüleyen Kadriye Latifova, kısa zamanda halkın sevgisini kazanır. Kuzey ve Güney Bulgaristan’dan herkes tarafından ilgiyle dinlenen ve Rodoplar’ın bülbülü olarak adlandırılan ses sanatçısının, kısa hayatı boyunca beş yüze yakın halk şarkısı seslendirdiği ve Bulgaristan Ulusal Radyosunda da iki yüze yakın parça kayıt ettiği biliniyor.

Kadriye Latifova’nın, ünü uluslararası çapta da biliniyor. Bir gün Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük seslerinden olan Zeki Müren’e, Balkanlar’da ünlü bir türkücü adı söylemesini rica etmişler. O da, Kadriye Latifova demiş. Bilinir bu.

O sadece sesi ile değil arkadaşları arasında gösterdiği insanlık ve anlayışı ile de gönülleri kazanmıştır. 1962 yılında hayatının baharında bir trafik kazasında bu dünyaya gözlerini yuman Kadriye Latifova, binlerce kişi tarafından söylenen türküleri ile hala unutulmadığını gösteriyor. Biz de bu değerli sanatçımızı rahmetle anıyor, gecikmiş de olsak, hâtırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Kadriye Lâtifova, sadece mahallî şarkılar söylememiş. Günümüzde Türkiye’de unutulan birçok şarkıyı da plâğa okumuş. Şarkılar bizde unutulup-unutturulduğu için, arşiv belgesi niteliği de taşıyor Kadriye Lâtifova. Çok değerli.

Elmayı top top yapalım,

Kızlara bahşiş atalım,

Kadife de ceketini dar yapalım;

Ne güzel yakışır ince bele.

 Eğlenelim tâze ilen,

Altın da yelpaze ilen,

Ölçelim de o güzelin ince belini;

Biri gümüş endâze ilen.

TRT müzik dairesinin arşivindeki notada kaydedildiğine göre; Muzaffer Sarısözen bu türküyü, 30 Ocak 1952’ de,  Ziya Bulut’tan derlemiş. Yöre olarak da Hendek kaydı var. Bu türkünün o bölgeye ait olduğuna şahsen ihtimal veremiyoruz. Bestekâr gelişmiş bir mûsikî formasyonuna sahip. Şehir folklorunu iyi biliyor. Rumeli göçmeni olduğu kesin. Dobruca, Kalkandelen veya Üsküp yöresine ait tertip edilmiş bir türküdür bu, bizce.

Türküde endaze (65 cm.) kelimesi geçiyor. Bizim yazı dilimizde, bu kelime ortadan kalkmıştır. Ancak Rumeli’de yaşıyor. 1950 yılına kadar Doğu Anadolu’da, kumaş ticaretinde, Halebî (50-70 cm. arası) ve Arşın (68 cm.) kelimeleri kullanılır ama ölçümler metre sistemi ile yapılırdı. Üzeyir Hacıbeyli, operalarının birine  “Arşın Malı Alan” ismini vermiştir.

Programlarımda bu değerli Hasret-Vatan evlâdının şarkılarını arayıp buldum ve defalarca seslendirdim. Çünkü bu yiğit yürekli kızımız, Türk Mûsikîsini ve Türkçe’yi şarkılarıyla gündemde tutma cesaretini göstermiştir. Anavatanda bile unutulan şarkıları Rumeli’de kayıt altına almıştır.

Author: lunwjhni